Son yıllarda dünya çapında giderek daha fazla ilgi gören terapiye varoluşçu yaklaşım, artık geçmişte olduğu gibi belirsiz ve gizemli kabul edilmiyor.
Uzak-yakın demeden her yerle bağlantı kurmamızı sağlayan görsel medya araçları ve giderek gelişen teknoloji sayesinde artık dünyanın ücra köşelerinden bile istediğimiz an dar olabiliyoruz.
Peki, bu kadar online bağlantı olanağı içinde neden kendimizi giderek daha izole ve içedönük hissetmeye başladık? Varoluşçu yaklaşım teknolojinin yaratabileceği bu varoluşçu boşluğa panzehir olabilir mi? Varoluşçu fikirler, bize etrafımızdaki dünyayla, diğer insanlarla ve kendimizle daha anlamlı ve belli bir amaca yönelik bağlantılar kurmanın yolunu gösterebilir mi?
Sayfa: 184
Boşluk duygusu ve anlam arayışı
Boşluk duygusu, anlam arayışı ve varoluşun zorlu şartları karşısında kendine çıkış yolu arayanlar için güçlü ve etkili yöntemlerden biridir varoluşçu terapi…
İnsanın varoluşundan kaynaklanan konulara odaklanan bu felsefi terapi yaklaşımı, hayata anlam katmanın, yaşamı değerli kılmanın belli başlı yolları hakkında okumaya, düşünmeye ve uygulamaya davet ediyor sizi.
Hayat en katlanılmaz olduğu zamanlarda bile anlamlıdır. İnsan yaşadığı acıya, korkuya ve suçluluk duygusuna rağmen içindeki iyiyi ortaya çıkarabilme potansiyeline sahiptir. Her olumsuzluk, yaratıcı bir güce dönüştürülebilir.
Nasıl mı?
Varoluşçu terapi
Varoluşçu terapi alanında dünya çapında haklı bir üne sahip olan Prof. Emmy van Deurzen ve varoluşçu terapist Claire Arnold-Baker’ın kaleme aldığı bu kitap, felsefeyle terapiyi ulaşılabilir kılmakla birlikte tam 15 teorik ve 15 pratik tekniği sizler için en yalın ve anlaşılır haliyle açıklıyor.
sayfası için iletişim: